Çocuğa okulun kurallarını anlatmamalıyız. Bunları öğretmenler anlatacak zaten. Bizler, ebeveyn olarak okula güvendiğimizi, okulun işinin ehli olduğu gibi küçük sohbetler yapabiliriz.
Ekim ayı bitene kadar taşınmak, boşanmak, kardeş yok! Çünkü bu durumlar çocuğun okula adaptasyon sürecini oldukça zorlayabilmektedir.
Heyecanımızı çocukla paylaşabiliriz, ama endişemizi göstermemeliyiz.
Asla çocuğa öğretmenden önce okuma yazma öğretmeyelim. Onun yerine hikâyeler okuyabiliriz. Müzik çalalım durduğunda bizde dans etmeyi bırakalım gibi oyunlar oynayabilirsiniz. Bu oyunlarda bekleme süreleri arttırılarak çocuğun okuldaki derslerini dinleyebilme becerilerine destek sağlamış oluruz.
Ödevler konusunda da belli kurallar olmalı. Mesela belirli bir saati olmalı ödev yapmanın, sorumluluk çocuğa ait olmalı. Sonucu değil süreci sizler yönetmelisiniz.
Kendi başına uykuya dalabilmeli çocuk. Çünkü bu durum çocuk için çok önemli bir yetkinliktir. Okulda da dersi dinleyebilme yetisinin gelişmesini sağlar. Eğer, birinci sınıfta şu arkadaşlarım yanımda olmazsa diye sorarsa, nasıl park tada her zaman yeni arkadaş bulabiliyorsan yine arkadaşların olacak diyebilirsiniz.
Olumlu bir iletişim dili kullanarak, artık kendi başınıza oynayabileceğiniz teneffüsler olacak, teneffüslerde arkadaşlarınla oynayabileceksiniz. Öğretmen size hadi bakalım şimdi ders zamanı dediğinde derse başlayacaksınız. Yemekhaneye gidip yemek yiyeceksiniz. Aslında çok fazla şey değişmeyecek alanınız büyüyecek gibi endişe verici kelimelerden uzak durarak çocuğunuzla sohbetler etmenizi öneririm. Okula güvendiğinizi, çocuğunuza güvendiğinizi ve çocuğunuzun duygularını anladığınızı da sohbetlerinize eklemeyi ihmal etmeyin.